İçeriğe geç

Ham söz sahibinindir ne demek ?

Ham Söz Sahibinindir: Gerçekten Öyle mi?

Bazen bir söz duyarız, öyle yerleşmiştir ki dilimize, sorgulamaya bile gerek görmeyiz. “Ham söz sahibinindir.” İşte tam olarak bu kalıplaşmış ifadelerdendir. Ama ben bugün bu sözü biraz sarsmak, biraz da altını kazımak istiyorum. Gerçekten her söz, sahibine mi aittir? Yoksa söyleyenin ağzından çıktığı anda toplumun, yorumcunun, hatta manipülatörün malı mı olur?

Bir Sözün Sahibi Kimdir?

“Ham söz sahibinindir” denildiğinde genellikle şu anlam çıkar: Bir kişi ağzından çıkan sözün sorumluluğunu taşır; eğer o söz henüz olgunlaşmamışsa, yanlış anlaşılmaya açıksa, onun sonuçlarına da kendisi katlanır. Yani ham söz, pişmeden dışarı çıkan düşünce gibidir — eksiktir, çiğdir, yanlış yorumlara açıktır. Güzel bir öğüt gibi görünür. Ama burada bir çelişki var: Söz gerçekten sahibine mi aittir, yoksa dinleyenin algısına mı?

Söz bir kere havaya karıştığında, anlamı da kontrolümüzden çıkar. Herkes kendi penceresinden bakar, kendi önyargısıyla yorumlar. O hâlde, “ham söz sahibinindir” diyerek gerçekten adil mi davranıyoruz, yoksa toplumsal sorumluluğumuzu inkâr mı ediyoruz?

Sözü Sahiplenmek mi, Sorgusuz Suçlamak mı?

Bu deyim, genellikle birini susturmak için kullanılır. “Ham söz sahibinindir” diyerek, konuşanı suçlu ilan ederiz. Oysa belki de o sözün “ham” olmasının sebebi, toplumun pişmemişliğidir. Belki o söz bir gerçeğe dokunmuştur, ama biz rahatsız olduğumuz için onu “ham” diye damgalarız.

Kendimize şu soruyu sormalıyız: Bir sözün ham olup olmadığına kim karar veriyor? Sözü söyleyen mi, yoksa toplum mu? Bu durumda “ham söz sahibinindir” sözü, bir ahlak öğüdü olmaktan çok, bir susturma aracına dönüşüyor olabilir.

Toplumun Kulağı, Sözü Değiştirir

Bir söz, sahibinden çıktığında artık yalnız değildir. Onu dinleyen, paylaşan, tartışan herkes o söze bir şey ekler. Anlam, her yorumda biraz daha bükülür. Sosyal medyada, haberlerde, kahve köşelerinde söylenen her söz, bin farklı biçimde yeniden doğar.

O hâlde, hâlâ “ham söz sahibinindir” diyebilir miyiz? Artık o sözün birden fazla sahibi vardır. Yorumlayan, çarpıtan, alıntılayan herkes, o söze ortak olur. Söyleyenin niyetiyle dinleyenin algısı arasındaki uçurum büyürken, “sahiplik” kavramı da erir gider.

Ham Söz mü, Ham Dinleyici mi?

Peki ya sorun sözde değilse? Belki de biz, dinlemeyi bilmeyen bir toplumuz. Belki de “ham söz” diye küçümsediğimiz şey, aslında bizi rahatsız eden çıplak bir gerçektir.

Bir an düşünelim: Toplum olarak biz gerçekten olgun muyuz? Eleştiriyi hazmedebiliyor muyuz, yoksa hemen savunmaya mı geçiyoruz? Belki de “ham söz sahibinindir” derken, kendi pişmemişliğimizi gizliyoruz.

Modern Dünyada Sözün Sahipliği

Dijital çağda bir söz, saniyeler içinde milyarlarca kulağa ulaşabiliyor. Artık “ham söz sahibinindir” demek neredeyse imkânsız. Tweet attığınız bir cümle, bağlamından koparıldığında, bin farklı yorumun konusu olur. Bir video kesilip biçilir, niyetiniz tersyüz edilir.

Bu durumda, söz hâlâ sahibinin midir? Yoksa artık algoritmaların, izleyicilerin, tıklamaların mı?

Gerçek şu: Artık hiçbir söz yalnızca sahibine ait değil. Her söz, kamusal bir varlık hâline geldi. Bu yüzden “ham söz sahibinindir” sözü, çağımızda nostaljik bir yanılsamadan ibaret.

Sonuç: Söz Sahibini Aşar

Belki de bu sözü yeniden yazmanın zamanı geldi: “Söz, sahibini aşar.” Çünkü her ifade, bir anlam yolculuğuna çıkar; ve o yolculukta sahibini terk eder.

O yüzden bir dahaki sefere biri bir söz ettiğinde, onu hemen “ham” diye yargılamadan önce durup düşünelim:

Belki de o söz, bizim pişmemişliğimize ayna tutuyordur.

Ve belki de asıl ham olan, söz değil, biziz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

trakyacim.com.tr Sitemap
betcivdcasinoilbet casinoilbet yeni girişeducationwebnetwork.combetexper.xyzm elexbetsplash